Paranin zekatı:
Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) zamaninda günümüzde oldugu gibi para yoktu.Dinar isimli altin para ile, dirhem isimli gümüs para vardi.Zekat da bu sebeple altin ve gümüs para üzerinden hesaplaniyordu.Bunun için, günümüzde paralarda nisap miktari, altin esas alinarak tespit edilir. Bu da 85 gram altindir.Bir miktar parasi, bir miktar da altini olan kimse, sayet her ikisinin toplami 85 gram altina esit gelirse, zekat vermekle mükellefdir.
Safilere göre böyle bir ilave yapilamaz.Bir kimse zekatla mükellef olabilmesi için nisap miktari altina veya paraya sahip olmasi gerekir.Safiilerde nisap miktari 72 gram altindir. Paranin zekati 1/40 ( % 2.5 )’dir.
Altının Zekatı
Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) bir hadislerinde, “Altin üzerinden yirmi miskalden azinda zekat yoktur, gümüs üzerinden iki yüz dirhemden azinda zekat yoktur” buyurarak, altin ve gümüsün nisap miktarini belirlemistir.Bu da günümüz ölçülerine göre altinda 85 gram, gümüste 595 gram eder.*
85 gram altinin zekati 2 gram altindir. Bu ise 1/40 demektir.85 gramdan sonrasi, yaklasik 20 gram olmadikça zekata tabi degildir.85+20 olursa, o yirmi gram da ayrica zekata tabidir.Ancak 20 gramdan az olan altin zekata tabi olan baska bir seyle mesela para ile birlikte hesaplandiginda nisap miktarina ulasiyorsa yine zekati verilir.85 grama ilaveten mevcut olan 20 gram altinin zekata tabi olmamasi, Imam-i Azam ‘a göredir.Talebesi olan Imam Ebu Yusuf ve Imam Muhammed’e göre bu fazlaligin da kirkta biri zekat olarak verilir.
Imam Safii ve diger mezhep imamlari da fazlalik için 1/40 zekat verilecegi görüsündedirler. Gümüste de ölçü 1/40’dir.Buna göre 595 gram gümüsün zekati, 15 gram gümüsdür.
Altindan veya gümüsten yapilmis sanat eserleri eger nisap miktarina ulasirsa zekati verilir. Böyle bir antika eserin zekati eger kendisinden verilecekse tartilir, kirkta biri zekat olarak verilir.Fakat baska birseyden verilirse, degeri nazara alinir.Kendi cinsinden ödendigi takdirde de Imam-i Azam ve Ebu Yusuf’a göre degeri esas alinir.
Hanefi mezhebine göre altin, gümüs ve ticari mallarinin nisap miktarinda bunlarin bir cinsten bulunmasi sarti aranmaz.Mesela bir kimsenin bir miktar altini, biraz gümüsü, biraz da ticaret esyasi bulunsa, bunlarin toplami nisap miktarina ulassa, böyle birinin zekat vermesi farzdir. Safii’ye göre altin ile gümüs farkli cinsten olduklari için, nisapta beraber hesaplanmazlar.
* Altin için 72, 91, 96 ve 100 grami; gümüs için de 642 ve 700 grami esas alanlar da vardir. Bu farkliligin nereden kaynaklandigini daha önce anlattik.Oraya bakilabilir.
Karışık Altının zekatı (Magsus)
Magsusun ( halis olmayan, yani yabanci madenler karismis olan altin veya gümüs ) zekati hakkinda mezheplerin çesitli görüsleri vardir.Mesela Hanefi alimlerine göre, altin veya gümüsün halis olmasi sart degildir.Içindeki altin veya gümüs agirligi yabanci madenlerden fazla veya ona esit ise, tamamini altin veya gümüs olarak düsünüp zekatini vermek gerekir.
Safiilere göre, “magsus” olan altinin içerisndeki halis altin kismi nisap miktarina ulasmadikça zekatini vermek gerekmez.
Zinet eşyasına zekat düşer mi?
Kadinin kullandigi zinet esyasi ya altindan, ya gümüsten veya inci,elmas,yakut ve zümrüt gibi kiymetli taslardan yapilan kadinlarin zinet esyasina zekat düsmedigi hususunda bütün alimler ittifak halindedir.Ancak zinet esyalarina zekat düsüp düsmeyecegi hususunda mezhepler arasinda farkli görüsler vardir.
Mesela Hanefi mezhebine göre, altindan veya gümüsten yapilmis olan, nisan yüzügü, küpe,bilezik gibi zinet esyalari nisap miktarina ulastiginda, üzerinden bir sene geçtigi zaman zekat vermek gerekir.Bu zinet esyalarinin zekati kendi cinsinden degil de baska bir seyle, mesela para ile ödenecekse, kiymetleri esas alinir.Bunda ittifak vardir.Kendi cinsleriyle, yani altin veya gümüsle ödenecegi takdirde ise Imam-i Azam ve Imam Ebu Yusuf ‘a göre grami, Imam Züfer’e göre kiymetleri,Imam Muhammed’e göre ise daha faydali olan hangisi ise o esas alinir.Mesela 85 gram agirliginda olan bir altin bilezik, üzerindeki sanat eseri sebebiyle fiyat itibariyla 110 gram altin degerinde olsa, eger altindan baska birseyden verilecekse,85 gramin degil, maddi degeri olan 110 gramin zekati verilir.Fakat altin olarak verilecekse, Imam-i Azam ve Imam Ebu Yusuf’a göre 85 gramin zekati verilir.Altin ve gümüsten olan zinet esyasinin zekatini vermek Hanefi mezhebine göre gerektigi halde, cumhur dedigimiz müçtehidlerin çogu, zinet esyasina zekat düsmeyecegi kanaatindedir.Mesela Safii, Maliki,Hanbeli mezhebine göre ve birçok Sahabi ve Tabiine göre zinet esyasina zekat düsmez.
Safii mezhebine göre, kadinin sahip oldugu altin ve gümüsten olan zinet esyasinin üzerinden bir sene geçmis olsa bile, zekata tabi olmaz.Bu mezhebe göre, kadinin zinet esyasi insanin normal olarak kullandigi elbise gibidir, sahsi ihtiyacidir.
Maliki ve Hanbeliler’e göre kadinin kullanma hakkina sahip olduklari zinetlerin zekata tabi olmadigi görüsündedirler.Fakat Malikiler’e göre bir anne,kizi için veya bir erkek evlenmeden önce ileride lazim olacak düsüncesiyle aldigi zinet esyasi üzerinden bir sene geçtigi takdirde zekatini vermesi gerekir.Yine bu mezhebe göre kullanilmayacak derecede kirilan zineti tamir ettirme düsüncesi olmazsa,zekatini vermek gerekir.
Erkeklerin ise altindan zinet esyasi kullanmalari caiz degildir.Kullanilirsa, zekata tabi mallariyla birlikte nisaba ulasirsa, zekat vermeleri farz olur. ( Mezahibü’i-Erbaa, 2:602 ; Muvatta, Zekat:5 )
Ancak ” Kadinin zinetine zekat düsmez” diyen alimler, kadinin zinet esyasinin örfe ve içtimaimevkisine göre normal olmasini ve zekattan servet kaçirma gibi bir niyet tasinmamasini sart kosmuslardir. Israfa ve gösterise kaçan veya zekatinin verilecegi kanaatindedirler. ( Hukuk-u Islamiyye Kamusu, 4:112 )
Bazi müçtehidler de “Bunlarin zekati ihtiyaci olanlara emaneten vermektir.Veya süs esyalarina sadece bir defaya mahsus olmak üzere zekat düser” hükmünü benimsemislerdir. Zinet esyasina zekatin verilecegini savunan alimlerin de, verilmeyecegini savunan alimlerin de delilleri vardir.Mesela,zinet esyasinin zekata tabi oldugunu savunan Hanefiler ve Mücahid Zühri gibi alimler,su hadisi görüslerine delil olarak zikrederler:
Bir kadin ile kizi beraber Resulullah (s.a.v)’a gelmisti.Kizin kolunda iki tane kalin bilezik vardi. Resulullah(s.a.v) kadina, “Bunun zekatini veriyor musun?” dedi. Onon “Hayir” cevabi üzerine de söyle buyurdu:
“Kiyamet gününde Allah(c.c)’in onlarin yerine sana atesten iki bilezik taktirmasi hosuna gider mi?”
Bu tehdidi duyan kadin hemen onlarin çikartti ve “Ikisi de aziz ve celil olan allah ve Resulüne aittir” diyerek Resulullah (s.a.v)’a uzatti. ( Ebu Davud, Zekat:9 )
Yine bu alimler, Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) Hz. Aise(r.anha) ‘nin parmaklarindaki büyük yüzüklerin zekatini vermedigini söylemesi üzerine, “Onlarin zekatini vermemen atese girmen için sana yeter” ( Ebu Davud, Zekat:9) seklindeki tehdidini de delil olarak zikrederler.
Zinet esyasina zekat düsmeyecegini söyleyenler de, “Zinet esyasi zekata tabi degildir” ( Darekutni, Sünen,2 :107 ) hadisini ve Hz.Aise (r.anha)’nin kardesinin yetim kizlarina baktigini, onlarin zinet esyasi oldugu halde zekatlarini vermedigini görüslerine delil olarak zikrederler.(Muvatta, Zekat:5) Ayrica Hz.Cabir bin Abdullah (r.a) zinetin zekati hususundaki bir suali verilmeyecegi seklinde cevaplandirdigini söylerler.
Bu hususta Hanefi mezhebinin esas alinmasi, fakirleri koruma açisindan daha uygundur.
Sahsi fikrime göre ise; her iste oldugu gibi mümin olayin vera tarafina sarilmali ve imaninin derecesini süpheli taraftan sakinarak göstermelidir.Allahu alem…
Ticaret esyasinin zekati nasil hesaplanir?
Her çesit ticaret mali nisaba, yani 85 gram altinin degerine ulastiginda zekata tabidir.Semure bin Cündüb (r.a) bununla ilgili olarak söyle bir hadis rivayet eder:
“Resulullah (s.a.v) satis için hazirladigimiz seylerden zekat vermemizi emrederdi” ( Ebu Davud, Zekat: 3)
Senenin basinda nisap miktarinda olan ticaret mallarinda, sene sonundaki piyasa fiyatlari esas alinir.Yalniz KDV hariç tutulur. Çünkü bu para tüccarin degil, maliyenindir.
Hanefilere göre sene içerisinde nisap miktarindan artis veya eksilis zekata tesir etmez. Fakat sene sonunda ticaret mali nisap miktarindan asagiya düserse, zekata tabi olmaz. Safiilere ve Malikilere göre, nisap miktarina sadece sene sonunda itibar edilir. Buna göre sene basinda nisap miktarinda olmayan bir mal sene sonunda nisaba ulasirsa, zekatini vermek gerekir.
Cinsleri ayri ayri da olsa, ticaret esyalari birlikte hesaplanir.
Bir malin ticaret esyasi sayilabilmesi için kar etme niyeti ile fiilen satisa arzetme unsurlarinin bulunmasi gerekir. Baslangiçta ticaret için satin alinmayan bir mal, sonradan ileride satilmak üzere saklanacak olsa, üzerinden bir sene geçmis olmakla zekat düsmez.Fakat otomobil alim satimi yapan biri satmak için aldigi otomobillerden birini bir müddet kullanacak, isi bittikten sonra satacak olsa, o otomobil yine ticaret esyasidir. Zekat verilirken o da hesaplanir.
Hanefilere göre ticaret malinin zekati kendi cinsinden ödenebilecegi gibi, kiymeti para olarak da ödenebilir. Mesela bir konfeksiyoncu isterse, zekatini elbise olarak, isterse para olarak verebilir.Safii mezhebine göre ise bir malin zekatinin kendi cinsinden ödenmesi gerekir.
Hisse senedinin zekati nasil hesaplanir?
Diger ticaret mallari gibi, hisse senedi zekata tabiidir. Buna göre hisse senedinin degeri tek basina veya zekata tabi baska bir mala eklendiginde, asli ihtiyaçtan fazla olarak nisap miktarina ulasiyorsa, üzerinden bir yil geçtikten sonra zekatinin verilmesi farz olur. Mesela asli ihtiyaçtan fazla olarak Hanefilere göre 85; Safiilere göre 72 gram altina veya bu degerde paraya veya ticari esyaya sahip olan kimse dinen zengin sayilir.
Hisse senedinin nasil hesaplanacagi hususunda alimler arasinda farkli görüsler vardir. Bazi alimler ortaklarina hisse veren sirketleri zekat mükellefiyeti bakimindan ticari ve sinai olmak üzere ikiye ayirirlar. Bazi alimler ise böyle bir ayrima gerek görmezler. Biz önce sirketleri zekat mükellefiyeti bakimindan ikiye ayiran görüs üzerinde duralim.
Ticari sirket, sermayenin pek az kismi sabit tesislere yatirilmis, sermayenin çogu hareketli olan, ihracat, ithalat veya iç pazarda devamli mal ile nakit arasinda yer degistiren sirketlerdir.
Sinai sirket ise, sermayenin çogunu fabrika,makine, otel, gemi ve nakil vasitalari gibi sabit olan, üretime ve kazanca vesile teskil eden seylere yatiran sirkettir.
Her iki sirketin zekatini da iki sekilde ödemek mümkündür.Ya sirket ortaklarina kar (kazanç) dagitmadan önce zekati öder, kazancin kalanini dagitir. Veya zekat isine hiç karismaz, ortaklarina kazançdan hisselerini dagitir,her ortak zekatini kendisi öder.
Ticari sirketin zekati söyle hesaplanir: Eger zekati sirket ödeyecekse sabit malzeme, vasita ve büro gibi seyler için yatirilmis sermaye çikarilir.Hareketli sermayeye kazanç ilave edilir, toplamin kirkta biri ( %2.5) zekat olarak verilir.
Zekati sirket degil de sahis ödeyecekse, hisse senedinin ister piyasa degerine, isterse üzerindeki degere kazanci da ilave ederek kirkta birini (%2.5) zekat olarak verir. Tercihte serbesttir. Hisse senedinin piyasa degerini esas almasi fakirler açisindan faydali oldugundan daha uygun olur. Sirket ortaklarina kazanç dagitmamis da sermaye arttirimina gitmisse, önceki hisse senedi sonraki verilen senet de ilave edilerek, toplam deger üzerinden kirkta bir olarak verilir.
Ticari sirketlerin zekatlarinin hesaplanmasi hususunda bütün alimler ittifak etmis olmakla birlikte, sinai sirketlerin zekatlarinin hesaplanmasi hususunda farli görüsler vardir. Bazilarina göre yalnizca kazancin kirkta biri verilir, bazilarina göre ise, sabit sermaye ile kazanç toplaminin kirkta biri ( % 2.5 ) zekat olarak verilir. Muasir alimler ise bu görüslerin ikisine de katilmiyor veüçüncü bir görüs ileri sürüyorlar.
Diyorlar ki: Eger kazancin kirkta biri zekata tabii tutulursa, çok büyük rakamlara varan servetler zekat disi birakilmis oluyor. Bu durumda hem ticari sirketlere haksizlik edilmis, hem de fakirin aleyhine bir uygulama ortaya çikmis oluyor. Söyle ki:
Yüz milyonla ticaret yapan bir ticari sirket düsünelim. Bu sirket 20 milyon lira da kar(kazanç)
elde etmis olsun. Böyle bir ticari sirketin 120 milyonun % 2.5 ‘u üzerinden 3 milyon lira zekat ödemesi gerekir. Yüz milyonluk bir makine ile yilda 20 milyon kazanan bir sinai sirketin ödeyecegi zekat miktari ise sadece kazanci olan 20 milyonun % 2.5 ‘u yani 500.000 liradir.Ayni sermaye ile çalisan ve ayni miktarda kazanç kazanan iki sirketin ödedigi zekat miktarinda bu derece fark olmasi, uygun düsmemektedir.
Iste bu adaletsizligi göz önüne alan muasir Islam alimleri, sinai sirket ve kuruluslari eski uygulama içinde mülk veya kiralanmis araziden elde edilen mahsül ile, kiraya verilen zinetten elde edilen gelire benzetmislerdir.Buna göre sinai sirketlerin zekatlarinin hesaplanmasinda üçüncü bir yol ileri sürmüslerdir. Zekat sadece kazançtan verilecekse kazancin onda biri zekat olarak verilir. Mesela on milyon lira sermayesi olan biri iki milyon kazanç elde etse, sermayeyi hiç hesaba katmaz, iki milyon liranin onda birini zekat olarak verir. bu ise 200.000 lira eder.
Gayr-i sarfi kazançtan ödendiginde ise, zekat yirmide bir olarak ödenir.
Sirketleri ticari ve sinai olarak ayiranlarin yani sira bir de böyle bir ayirim yapmayan görüs vardir. Bunlara göre sirketin çesidine bakmaksizin piyasa degeri ile yillik kazanç toplaminin kirkta biri ( %2.5) zekat olarak verilir.
Netice olarak söylemek gerekirse, elinde ticari sirkete ait hisse senedi olanlar ister fakirin menfaati için senetlerinin piyasa degerine – ki en uygun ve faziletli olan budur- ister üzerindeki degere kazancini ekleyerek toplamin kirkta birini ( %2.5) zekat olarak verebilirler.
Sinai sirkete ait hisse senedi bulunanlar ise, isterlerse yillik kazancin onda birini zekat olarak verirler; isterlerse iki sirket arasinda ayirim yapmayan alimlerin görüslerini esasa alarak ticari sirket gibi hesap edip zekat verirler.
Maden ve definelerin zekati nasil hesaplanir?
Alimlerin çogunluguna göre, sahibi bilinmeyen definelerin 1/5’i devlete, geri kalani da bulan kimseye aittir.
Madenlere gelince, bu konuda alimler arasinda farkli görüsler vardir. Bu görüsleri nakletmeden önce konunun iyi anlasilmasi için, öncelikle maden çesitleri üzerinde duralim.
Madenler üç kisimdir:
Kati olup ateste eritilebilen, dökümü yapilabilen madenler: altin, gümüs, demir, bakir, kalay, nikel gibi.
Eritilmeye elverisli olmayan kati madenler: Kömür, kireç, yakut, alçi tasi ve elmas gibi.
Sivi halde bulunan madenler: Petrol, sudan elde edilen tuz, zift gibi.
Hanefi mezhebine göre, bu üç grup madenden sadece birinci gruptakiler, yani isi ile eritilip sekillendirilebilen madenler zekata tabidir. bu mezhebe göre, madenler ganimet hükmünde oldugundan 1/5 nisbetinde zekat vermek gerekir. Eritilmeyen ve sivi olan madenlere ise, zekat vermek gerekmez.
Safiiler ise, “Ey iman edenler! Kazandiklarinizin iyilerinden ve rizik olarak yerden size çikardiklarimizdan hayra harcayin. ” ( Bakara Suresi 267.Ayet ) mealindeki ayeti bütün madenlere tesmil etmezler. Bunlara göre, sadece altin ve gümüs zekata tabidir, diger madenlere zekat düsmez.
Ahmed bin Hanbel ise bütün madenlerin ayetin sümulü içine girdigin, dolayisiyla zekata tabi oldugunu ifade eder.Ahmed bin Hanbel’ e göre madenlerden 1/40 nisbetinde zekat alinir.
Imam Malik de, eger emek ve masraf çok ise 1/40, maden emek ve masrafa galip ise 1/5’inin zekat olarak verilecegi kanaatindedir.
Bu görüslerden bize en uygunu, günümüzde uygulamaya daha müsait oldugu için Hanbeli mezhebinin bütün madenlerin zekata tabi olacagi görüsüdür. Bunu tercih etmemizin birinci nedeni, yukarida mealini verdigimiz ayet-i kerimenin umumi olmasidir. Ikincisi; petrol, kömür gibi madenlerin zamanimizda büyük bir servet kaynagi olmasidir.
“Defineye beste bir nisberinde zekat vardir” hadis-i serifi, define ve madenlere zekat verilmesi gerektiginin delilidir. ( Buhari, Zekat:66; Müslim, Hudud:45 ; Tirmizi, Zekat:16 ; Ahkam:37 )
Madenlere zekat verilmesi için Hanefi mezhebine göre nisap miktari sart degildir.Azi da, çogu da zekata tabidir. Malikilere, Safiilere ve Hanbelilere göre ise, madenlerde de nisaba itibar edilir. Madenlerde nisap da altin ve gümüsün nisabi kadardir. Madenlerde nisap miktarinin bir defada elde edilmesi sart degildir.Çikarilan madenin bir senelik miktari bir birine eklendiginde, nisap miktarina ulasmasi kafidir.
Madenlerin zekati ile ilgili diger bir husus da, zekatinin verilmesi için üzerinden bir yil geçmesi gibi bir sartin aranmadigidir.